top of page
Ara
  • Tolga Şirin

Bir Süreç ve Yapısalcı Yöntem Olarak Yaratıcı Dramayı Tanımlamak



Not: Bu çalışma, yayımlanmak üzere değil, Çağdaş Drama Derneği bünyesindeki bir çalışma bünyesinde sunum olarak hazırlanmıştı. Taslak olarak görülebilecek bu metin revizyona ve geliştirilmeye açıktır. Bu bakımdan akademik atfa uygun değildir.

Yaratıcı dramanın yeknesak ve genel bir mutabakat içeren tanımını yapmak kolay değildir. Bu kısa çalışmada, yaratıcı dramanın klasik ve güncel tanımlarının üzerinde kısaca duracak ve özellikle Kolczynski ve Gepelka’nın (1977) yaratıcı dramatiğin bir süreç mi yoksa bir ürün mü olduğu sorusunun üzerinde durduğu “Creative Dramatics: Process or Product?” makalesinden hareketle, güncel ve özgün bir tanım üretmeye çalışacağım.

İngilizce literatürde, yaratıcı dramanın en çok atıf alan ve ABD yönünden ilk kez “resmî” sayılabilecek tanımı, 1978 yılında Gençler için Amerikan Tiyatro Derneği tarafından yapılmıştır (Davis & Behm, 1978, s. 10). Davis ve Behm’in çalışmasından serbest çeviriyle aktaracağımız bu tanıma göre:

“Yaratıcı drama, katılımcıların bir lider tarafından, insan deneyimlerinin, hayal etmeye, canlandırmaya ve derinlemesine düşünmeye yönlendirildiği dramanın doğaçlamaya dayanan, sergilenmeyen, süreç merkezli biçimidir. (…) Yaratıcı drama süreci dinamiktir. Lider, gruba; fikirleri, kavramları ve duyguları dramatik oyun yoluyla keşfetmek, geliştirmek, ifade etmek ve açıklamak için rehberlik eder. Yaratıcı dramada grup, keşfedilenin içeriğine uygun eylemi ve diyalogu, dramaya biçim veren unsurları kullanarak ve deneyimlerine anlam vererek doğaçlar. Yaratıcı dramanın öncelikli amacı, kişilik gelişimini teşvik etmek ve katılımcıların öğrenmesini kolaylaştırmaktır (…) Dünyayı anlamak amacıyla dünyaya dair duyumsamaları dışa vurmak için insan itkisine ve yeteneğine dayanan yaratıcı drama, mantıksal ve sezgisel düşünmeyi gerektirir, bilgiyi kişiselleştirir ve estetik haz sağlar.”

Ne var ki Woodson’a (1999, s. 203) göre bu tanımlamada yer alan çeşitli unsurlar yaklaşık 20 yıl sonra eleştirilere konu olmuştur. Burada ayrıntılarına girmek mümkün olmamakla birlikte, yazarın aktardığına göre tanımın çoklu ideoloji içermesi ve “kimlik”, “bilgi” ve “kişilik” gibi pozitivist kavramlara dayanıyor olması, doktrinde sorunsal olarak görülmüştür. Öte yandan tanımın bünyesinde terminolojik açıdan ihtilaflı bazı unsurların olduğu da ileri sürülmüştür. Örneğin “süreç-merkezlilik”, “biçim”, “sergilenmeyen”, “yönlendirme”, “insan deneyimleri” ifadelerinin tam olarak neyi nitelediği tartışılmış ve bu kavramlara verilen anlamlarda yeknesaklık olmadığı dile getirilmiştir (Woodson, s. 201-203).

Bu tartışmalardaki yaygın oydaşma, esas itibarıyla yaratıcı dramanın tiyatrodan farklı olduğudur. Bu farklılık vurgusu, 2000’li yıllarda üretilen eserlere bakıldığında öne çıkmış görünmektedir. Öte yandan söz konusu çalışmalarda yaratıcı dramanın –belki de daha az tartışmalı olmak adına- daha kısa tanımlarına yer verildiğini, bununla birlikte eğitim bilimleri yönünden yerinin netleştirildiğini gözlemliyoruz. Fikir vermesi adına, Thimothy’nin (2014) derlediği bazı yazarların görüşlerinden aktarmak gerekirse; örneğin Meyers’e (2004) göre yaratıcı drama, öğrencilere kendiliğinden ve senaryosuz öğretim yapan, öğretme ve öğrenme yöntemidir. Bracha (2007) ise yaratıcı dramayı “eğitsel amaçlarla dizayn edilmiş çok boyutlu bir sanat” olarak ifade etmektedir. Yazara göre yaratıcı drama, bir lider tarafından kolaylaştırılan ve doğaçlama grup süreçlerini içeren hayali bir oyun biçimidir. Öğrenimde yaratıcı drama stratejisi, öğrenime yönelik yapısalcı yaklaşıma denk düşmektedir. Bu nedenle öğrenciler, yeni bilgileri yapılandırmaya özendirilirler ki bu özellik, onu yapısalcı öğretim kategorisi içine sokar. Vygotsky’ye (1978) göre toplumsal yapısalcılık, bilgiyi, faaliyetlerin ve dil gibi kültürel araçların aracılık ettiği toplumsal etkileşimin bir ürünü olarak görür. Buna uygun olan yaratıcı drama anlık olarak üretilir; senaryolaştırılmış veya ezberlenmiş değildir (Bailey 1993).

Aktarılan tanımlamaların yanında, literatürde benim yüzeysel taramamda ilgimi çeken -bir tanım vermemekle birlikte- Kolczynski ve Gepelka’nın makalesi olmuştur. Yazarlara (1977, s. 293 vd.) göre yaratıcı drama, basit bir şekilde -ismiyle müsemma olduğu üzere- “drama”nın “yaratıcı” biçimi olarak ifade edilebilir. Ancak bu tanımda yer alan iki sözcük de açıklanmaya muhtaçtır. Bunlardan yaratıcılık, insanların geçmişteki deneyimlerine dayanan zihinsel, estetik ve duygusal araçların etkili kullanımı olarak tarif edilmiştir. Bu etkili kullanımda kişiye, kendisinin ötesindeki deneyimi anlama yetkinliği sunan, zihinsel ve ruhsal nitelik taşıyan hayal gücünün merkezi bir işlevi vardır. Bu bakımdan yaratıcı kişi, geçmişteki deneyimleriyle anlamlı bir ilişki kurabilen; bu ilişkiden, değerlendirme yapmak ve belli bir çaba göstermek suretiyle nihai bir biçim elde edebilen hayalperest kişidir. Drama ise bir sanat dalı olarak, bireyin iç yaşantısının, başka bir kişiliğe girerek fiziksel eylemler ve ifadelerle dışa vurumudur. Bu dışa vurumda, geçmiş öykülerin yeniden okunması ve/veya ressam ya da müzisyenlerin kullandığı türden verili enstrümanlar yoktur. Kişi bir katılımcı olarak bizzat, dolayımsız şekilde sanatsal ifadenin enstrümanıdır. İşte Kolsczynski ve Gepelka’ya göre “yaratıcı drama”, bu iki unsurun sentezidir. Yaratıcılık kavramında merkezi nitelikteki “hayalgücü” ile drama sanatının merkezi unsurları olan “kişisellik” ve “dolayımsızlık”, yaratıcı dramanın tanımında yer almalı ve/veya öne çıkarılmalıdır. Bu bakımdan yazarlar, Goldberg’in tanımını önemser görünür:

“Yaratıcı drama, çocukların bir liderin rehberliğinde kendilerini dramanın araçları yoluyla ifade ettikleri biçimci olmayan faaliyettir. Bu faaliyette amaç peformans değildir, amaç çocuğun yaratıcı hayal gücünü bir sanat dalının disiplini aracılığıyla serbestçe ifade etmesidir” (Goldberg, 1974: 4).

Öte yandan yazarlar, yaratıcı dramada anlık olarak keşfetmenin önemine ve bu keşif sürecinde dramanın doğal kanunlarına uyulması gerekliliğine dikkat çeker: (i) Hem oyuncular hem de izleyiciler yönünden kuşkunun iradi olarak askıya alınması (ii) anın gerçekliğine ilişkin role girme konusunda mutabakat, (iii) bütün geçmiş deneyimlerinin mevcut andaki grubun hizmetine sunulması, (iv) hayalgücünün optimal düzeyde kullanılması (aktaran Kolsczynski ve Gepelka, s. 285). Birçok yazar gibi yaratıcı dramanın, tiyatrodan farklarını öne çıkaran yazarlara göre tiyatroda ezber, kostüm, ışık vb. unsurlar merkezidir, oysa yaratıcı drama yönünden ise bunlar muhatabın kişisel gelişimine nazaran talidir. Benzer şekilde sınırlı sayıda bir kitledense bilgi aktarımına açık herkesin katılımına açık olan yaratıcı dramada izleyicilere ihtiyaç yoktur; buna karşın katılımcılara ihtiyaç duyulur. Tiyatronun aksine bir yönetmenden ziyade yönlendiricinin öne çıktığı yaratıcı dramada, yine tiyatronun aksine ne olacağındansa ne olduğu ve dolaysız deneyim önem taşır. Yaratıcı dramada, öğreten/bilgi aktaran kişinin önceden belirlediği arzulardansa, deneyim ve süreç kritiktir. Son olarak, bu ve benzer karşılaştırmalardan sonra yazarlar, makalelerini söz konusu farklılaşmaların temelinde tiyatronun “üretime”, yaratıcı dramanın ise “sürece” odaklanmasının yattığını ortaya koyarak tamamlamışlardır.

Şimdi bu aktarımlardan sonra bir tanım yapacak olursak, şöyle bir tanımla bu çalışmayı tamamlayabiliriz: Yaratıcı drama, bireyin iç yaşantısının, başka bir kişiliğe girmesine, kendisini dolayımsız şekilde enstüman kılmasına ve de fiziksel eylemler ya da ifadeler yoluyla spontane ve kişisel olarak dışa vurmasına dayanan drama sanatının, yine kişinin hayal gücünün itkisiyle geçmişteki deneyimleriyle anlamlı bir ilişki kurması ve bu ilişkiden, değerlendirme yapmak ve belli bir çaba göstermek suretiyle nihai bir biçim elde etmesine dayanan yaratıcılık ile sentezlendiği yapısalcı bir öğretim yöntemidir. Bu yöntemde, herhangi bir düşünce, kavram veya duygu, dar biçimsellikten ziyade serbestiye olanak tanınarak; verili sabit amaç ve sonuçlardan ziyade, dinamik süreçlere odaklanılarak; ezberler ve senaryolardan ziyade, kendiliğindenliğe ve doğaçlamalara dayanılarak ve çoğu kez oyunsal öğelerle, fakat bir sergileme motivasyonu olmadan, "şimdi ve burada" ilkesine uyularak ifade edilir.

KAYNAKÇA

BAILEY, S.D. (1993). Wings to Fly: Bringing Theater Arts to Students with Special Needs. Rockville M.D: Woodbine House.

BRACHA, A. (2007). Integration of Creative Drama into Science Teaching. (Doktora tezi). Kansas State University Manhattan, Kansas.

DAVIS, J. H ve BEHM, T. (1978). Terminology of Drama/Theatre with and for Children. Children’s Theatre Review, 27(1), 10-11.

DUKE, C. (1970). Creative Dramatics and English Teaching. Urbana IL: National Council of English Teaching.

DODD, N. & HICKINSON, W., (Ed.). (1971). Drama and Theatre in Education. London: Heinemann Educational Books Ltd.

GODLBERG, M. (1974). Children's Theatre, A Philosophy and a Method. NJ: Prentice-Hall.

KOLCZYNSKI R. G. /CEPELKA A. (1977). Creative Dramatics: Process or Product? Language Arts, 54(3), 283-286.

MEYERS, B.E. (2004). Effects of Investigating Laboratory Integration on Students Content Knowledge and Science: Process Skills Achievement across Learning Styles (Doktora tezi). University of Florida, Florida.

TIMOTHY J. (2014). Effects of Creative Drama-Based Instruction on Basic Science Achievement and Scientific Attitudes in Lagos State. Journal of Science, Technology & Education, 2(2), 59-65.

WOODSON. S. E. (1999). (Re)Conceiving ‘Creative Drama’: An Exploration and Expansion of American Metaphorical Paradigms, Research in Drama Education. The Journal of Applied Theatre and Performance, 4(2), 201-214.

bottom of page